21 Aralık 2016 Çarşamba

Beş Diplomalı Milenyum İmam'ın Hikayesi


Kayseri'nin Kocasinan ilçesinde Nuh Ağa Camii'nde imam olarak görev yapan ve "milenyum imamı "adıyla tanınan 49 yaşındaki Osman Çamur, bitirdiği 5 üniversitenin ardından 2 üniversite daha bitirmeye hazırlanıyor.
Kayseri İmam Hatip Lisesi'nden 1985'te mezun olduktan sonra 1987'de imamlığa başlayan Osman Çamur, bugüne kadar 1 fakülte, 4 de ön lisans diplomasına sahip olduğunu söyledi. Şimdi iki üniversiteye daha devam ettiğini belirten Çamur, ayrıca Halk Eğitim Merkezleri'nde bilgisayar, daktilografi, İngilizce alanlarında da sertifika sahibi olduğunu belirtti.
5 tane üniversite diplomanız var ve iki tane daha üniversite bitirmek üzeresiniz. Okuduğunuz üniversiteleri ve bölümleri söyler misiniz?
Peygamber efendimiz, beşikten mezara kadar ilim öğrenin demiş. Ben de kendi adıma bu sözü gerçekleştirmeye çalışıyorum. Hayatımın içinde kendimi geliştirebileceğim okullarda öğrenim gördüm. Erciyes Üniversitesi Büro Yönetim ve Sekreterlik, İktisat ve Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliği bölümlerini bitirdim. Anadolu Üniversitesi İşletme ve Sosyal Bilimler fakültelerinden mezun oldum. Yüksek lisansı tamamlayıp doktora yaptıktan sonra iki bölümden daha mezun olmak istiyorum.
                                                                                          
Okuma yolundaki genel amacınız nedir?
İlk amacım kendimi geliştirmek daha sonra ise doğru yolda ilerlemek için kararlı adımlar atmak istiyorum. Zamanında mahallemizde bize destek olacak birileri olsaydı, şimdi 5 üniversite bitirmek yerine, bir bölüm uğrunda çalışırdım. Bunun sonunda çıkabileceğim en yüksek yere çıkmak için adım adım ilerlemek isterdim. Hedefim, ilerleyen zamanlarda İlahiyat Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışmak, hem kendimi geliştirmek hem de eğitim vereceğim kişilerin gelişmesini sağlamaktır.
Diyanete bağlı 5 tane kitabınız mevcut. Kitapların isimleri ve içeriği hakkında bilgi verir misiniz?
Peygamberimiz ya öğrenen ol ya öğreten ya da onları seven olun demiştir. Bunların dışında kalırsanız zararda olduğunuzu ifade etmiştir. Ben bu anlamda sadakayı-ı cariye olsun diye, Ayetler Işığında Hadis 1 ve Ayetler Işığında Hadis Sohbetleri adı altında iki kitap hazırladım. Bütün ekonomik masraflarını kendim karşıladım. 2006 yılında Gül-i Ruhsar’ım adlı ilk şiir kitabım yayımlandı. 2007 yılında ise bir diğer şiir kitabım ‘ Bendesin’ yayımlandı. 2014 yılında ise Bendesin 2 ve Hadis 2 kitapları yayımlandı. Şu anda yeni bir kitap olan Sendika ve Kurumsal Ahlak adı altında bir kitap yayımlamak için çalışmalarıma devam ediyorum.
Diyanet haricinde üyesi olduğunuz bir kurum var mı? Var ise kurumlardaki göreviniz ve amaçlarınız nelerdir?
Diyanetin dışında 5 yıl Büyükşehir Belediye Konservatuarı'nda ney üfleme eğitimi aldım. 17 yıl tekvando ile uğraştım. Bunun içerisinde tekvando talebeliği, hocalığı ve hakemliği yaptım. Bir sendikada 16 yıl genel sekreterlik yaptım. Bir konfederasyonda genel başkan yardımcılığına devam ediyorum. Ortaokul kapsamında ney üfleme derslerinin yanında, stajyer olarak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri veriyorum. Bazı konferans ve seminerlere konuşmacı olarak gidiyorum. Hiçbir kurum farkı gözetmeksizin insanlara yardımcı olmak ve topluma iyi insanlar yetiştirmek istiyorum.
                                                                                                                         
Öğrencilik hayatınızda karşılaştığınız zorlukları anlatır mısınız?
Hem maddi hem de manevi anlamda sıkıntılar yaşadım. İlk Meslek Yüksek Okuluna gittiğimde babam bana 5 TL harçlık verirdi. O para benim otobüs masrafımı bile karşılamıyordu. Kantinde oturup bir sigara içmek veya tost yemek gibi bir lüksüm yoktu. Üniversitede okuduğum dönemlerde, ramazan ayında davul çalardım. Herkes bir üniversite öğrencisi davul çalar mı, diye alay ederdi. Ben o ramazan da çaldığım davulla, bir dönem kitap, elbise ve okul masraflarımı karşıladım. Ayakkabı boyacılığı yaparak ve duvarlara afiş yapıştırarak okul masraflarımı karşıladığım oldu. Erciyes Üniversitesi'nde Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliği okurken müftülüğe gittiğimde, hizmetlisinden müftüsüne kadar bizim tavukçu geldi, diye dalga geçerlerdi. Bu anlamda ekonomik, manevi ve psikolojik sıkıntıların yanında bir göz ardı edilişim vardı. Müftülüğün yaptığım çalışmalar için bir tebrik mesajı dahi yayınlamamasını üzüntüyle karşıladım.
Öğrencilik hayatınızda yaşadığınız bir kaç tane anınızı anlatır mısınız?
Bir gün kurallara uygun bir şekilde tıraşımı olup, takım elbisemi giyip staj yapacağım okula gittim. Öğretmenler odasında oturarak kitap okumaya başladım. Hocalar staj yapan öğrencilerin genellikle genç yaşta olduklarını bildikleri için beni görünce biraz şaşırdılar. Öğretmenler odasında beni her gören ceketini iliklemeye başlamıştı. Galiba beni müfettiş zannetmişlerdi. Ben de hiç bozuntuya vermedim. Derse gidip geldiğimde herkes yine bir telaş içindeydi. Beni her gören hoş geldiniz hocam, diye saygı gösteriyordu. Yerimden kalkıp arkadaşlar ben müfettiş değilim. Burada staj yapmakta olan bir öğrenciyim dedim. Odadaki herkes kahkaha atarak terlettin bizi hocam demişlerdi. Bir diğer anım ise, İlahiyatta hazırlık okumaya başladığımda sınıfın çoğu benden daha genç öğrencilerden oluşmaktaydı. Sınıfta konuşurken gençlere şunu söyledim. Beni rakibiniz olarak görün. Ben ders çalışırım ve bu bölümü birinci bitirmek istiyorum demiştim. Sınıftaki kızlar ise, bu amca mı sınıf birincisi olacak, diye dalga geçmişlerdi. Vizeler ve finaller bittikten sonra listeler açıklandı ve sınıf birincisi oldum. O gülen kızlar gelip özür dilediler. Ben buradan şunu mesaj olarak vermek istiyorum. Rabbimiz ben zenginliği herkese veririm, fakat ilmi dileyene veririm demiş. Ben 50 yaşında ilim istiyorsam ve bunun için dua ediyorsam rabbim bunu bana nasip eder. Sadece dua edip beklemek değil bir şeyleri başarmak için azmetmek gereklidir.
Öğrenme konusunda ülkemizdeki insanlara bir örnek teşkil ediyorsunuz. Bu konuda yurdumuz insanlarına ve özellikle öğrencilere ne tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Üniversite öğrencileri genellikle 19-20’li yaşlarda üniversite kazanıp, okumak için üniversitelere gidiyorlar. Bunların dışında üniversiteye 26-27 hatta daha ilerleyen yaşlarda başlayanlar var. Bazı öğrenci kardeşlerimden duyduğum şu sözler beni olumsuz etkiliyor. Annem ve babamın ısrarı olmazsa bırakıp giderim, diyorlar. İnsanlarda bir psikolojik tükenmişlik var. İlim öğrenmekte yaş ve sınır yoktur. Her zaman ben bu işi başarmalıyım. İnsanlara hizmet etmeliyim ve topluma faydalı olmalıyım dememiz gerekiyor. Biz işten korkmamalıyız iş bizden korkmalıdır.

İlgili Yazılar:

0 yorum:

Yorum Gönder